Câbir ibni Abdullah radıyallahu anh anlatıyor:
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile
bir seferden dönüyorduk. Öğle vakti ağaçlık, çalılık bir vadide mola verdik. Askerler ağaçların altında gölgelenmek üzere çevreye dağılmış, Resûl-i Ekrem de kılıcını bir ağaca asarak dinlenmeye başlamıştı. Birazcık uyumuştuk ki, Resûl-i Ekrem´in bizi çağırdığını duyup yanına koştuk.
Bir de baktık, yanında bir müşrik oturuyor. Bu adam Hz. Peygamber uyurken ağaca asılı kılıcını almış. O sırada Resûl-i Ekrem uyanmış. Adam kılıcı çekerek sormuş:
- "Benden korkuyor musun?"
- "Hayır, korkmuyorum."
- "Peki, şimdi seni benim elimden kim kurtaracak?"
- "Allah!"
İşte o zaman adamın elindeki kılıç yere düşüvermiş. Bu defa Resûl-i Ekrem yerdeki kılıcı alarak adama sormuş:
- "Seni benim elimden kim kurtaracak?"
Adam şöyle demiş:
- "İyi bir cezalandırıcı ol!"
Hz. Peygamber adama,
- "Allah´tan başka ilâh olmadığını, benim Allah´ın Elçisi olduğumu kabul eder misin?" diye sorunca,
- "Hayır" demiş. "Kabul etmem. Ancak seninle savaşmamaya, seninle savaşacak bir topluluk içinde bulunmamaya söz veririm."
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu adamı serbest bıraktı. O da arkadaşlarının yanına dönünce onlara şöyle demiş:
- "Ben en hayırlı kişinin yanından geliyorum."